Makalelerim
- ÇOCUK VE İNTERNET
- ÜSTÜN VE ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLAR
- 2 YAŞINDA KİŞİLİK SAVAŞINDA...
- ÇOCUK EVLİLİĞİ KURTARIR MI?
- ÇOCUKLARDA TIRNAK YEME VE PARMAK EMME
- ALDATMANIN BELİRTİLERİ
- DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
- AYRI AYRI TATİL OLUR MU?
- ANNE BABALAR DA İNSAN
- İDEAL ÇOCUK YETİŞTİRME
- ANAOKULUNA ALIŞMA SÜRECİNDE KÜÇÜK İPUÇLARI
- ÇOCUKLARDA YEMEK YEMEME SORUNU
- OĞULLARINIZI İYİ YETİŞTİRİN
- ÇOCUĞUM YEMEK YEMİYOR
- İLİŞKİYİ AYAKTA TUTAN 21 CÜMLE
- ÇOCUĞUNUZUN GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
- TERAPİST OLMAK
- BOŞANIYORUM
- OKUL BAŞARISINDA ANNE BABAYA ÖNERİLER
- KENDİNİZİ SUÇLAMAYIN
- GENÇLER ANNE BABALARI EN KOLAY NASIL ANLAR ?
- ÇOCUĞUNUZU FARK EDİN
- KEKEMELİĞİN SEBEPLERİ
- ERGENLİK DEPRESYON İÇİN RİSKLİ DÖNEM
- KARDEŞ KISKANÇLIĞI
- SINIR KONULMAYAN ÇOCUK ERGENLİKTE DIŞLANIYOR
- ÇOCUK GİBİ DÜŞÜNEBİLMEK
- MUTLU VE UZUN EVLİLİĞİN SIRLARI
- ÇOCUĞUNUZUN GÜVENİNİ ARTIRMAK İÇİN...
- DİŞ FIRÇALAMA SAVAŞI
- ÇOCUĞUNUZUN KARNESİ
- EVLİLİK ÖNCESİ STRESLE BAŞETMENİN YOLLARI
- HOŞGÖRÜLÜ OLMAK
- ÇOCUĞUNUZUN YETENEĞİNİ KEŞFEDİN
- BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRİN
- EVLİLİK İLE İLGİLİ DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR...
- ÇOCUĞUNUZ ALTINI ISLATIYORSA
- ANNE OLMAK
- EYVAH!!! ANNEM VE BABAM BOŞANIYOR
- DİSLEKSİYE DİKKAT
- ÇOCUĞUNUZA CİNSELLİĞİ DOĞRU ANLATIN
- ÇOCUĞUNUZU Daha Yakından TANIYIN !
- HİPERAKTİVİTE
- DİKKAT EKSİKLİĞİ
- DÜRTÜSELLİK - İMPULSİVİTE
- DIŞKI KAÇIRMA ( ENKOPRESİS )
- KARDEŞ KISKANÇLIĞI
- YALAN SÖYLEMEK
- BEBEĞİNİZİ UZUN SÜRE EMZİRMEYİN
- KORKULAR - FOBİLER - KAYGILAR
- ÇOCUKLARDA ”ÖFKE VE SALDIRGANLIK”
- KEKEMELİK
- ÇOCUKLARDA TİKLER
- ÇOCUKLARDA ÇALMA
- ÇOCUKLARDA YEME BOZUKLUKLARI
- ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
- GELİŞİM GERİLİĞİ
- ÇOCUKLARDA DEPRESYON
- ÇOCUKLARDA İNATÇILIK
- ÇOCUKLARDA İÇE KAPANIKLIK
- ÇOCUK İSTİSMARI
- ERGENLİK PROBLEMLERİ
- AİLE İÇİ İLETİŞİM
- ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
- ERGENLİKTE MADDE BAĞIMLILIĞI
- ERGENLİKTE CİNSELLİK
- ERGENLİKTE AŞK
- ERGENLİKTE KİMLİK BUNALIMI
- ÖFKE VE SALDIRGANLIK
- KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
- STRES
- PANİK ATAK
- DEPRESYON
- YETİŞKİN HİPERAKTİVİTESİ
- OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK
- BAĞIMLILIK
- TRAVMA
- EŞ SEÇİMİ VE EVLİLİĞE HAZIRLIK
- NİŞANLILIK DÖNEMİ NASIL GEÇİRİLMELİ ?
- MUTLU EVLİLİĞİN ANAHTARI
- EVLİLİKTEN VE EŞTEN BEKLENTİLER
- TARTIŞMA VE ANLAŞMAZLIKLAR NASIL ÇÖZÜLMELİ ?
- BOŞANDIKTAN SONRA ESKİ EŞLE İLİŞKİLER NASIL OLMALI ?
- SINAVDA BAŞARILI OLMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
- ÇOCUĞA KARŞI ÖFKE YÖNETİMİ
- ÇOCUKLARDA ALT ISLATMA - ENURESİS
- ÇOCUĞUM OKULA BAŞLIYOR
ÇOCUK EVLİLİĞİ KURTARIR MI?
Sağlıklı yürüyen bir ilişkide eşlerin her biri sorumluluk ve sınırlarının farkındadır. Bireyselliğinin yanı sıra birlikteliğinin de ne demek olduğunu bilir. Kendisiyle barışıktır, isteklerinin neler olduğunu belirlemiştir ve yalnız kalmak onu korkutmaz. Kendi mutlu olan birey karşısındaki insanı da mutlu eder. İlişkide güven, sevgi, saygı ve paylaşımlar vardır. Eşler ilişkilerini zenginleştirme çabasındadırlar. Birbirlerini kaybetme korkuları olmayan eşler birlikte olmanın keyfini yaşarken, çocuk doğurma fikri de ilişkilerini pekiştirir ve güçlendirir.
Bunun tam tersinin yaşandığı bir evlilikte ise çocuk doğurmak ilişkiye renk katmak yerine, ilişkiyi kabusa dönüştürebilir. Çocuk evliliği kurtarmaktan ziyade, çocuğu bu evlilik ortamından kurtarmak gerekebilir. Evliliği güçlendirmek, eşi kendine ya da evliliğe bağlamak için dünyaya getirilen çocuk evliliği kurtaramadığı gibi, sorunların içinde kalıyor ya da parçalanmış ailelere sahip oluyorlar. Kimi eşlerde çocukların varlığından dolayı evliliklerini devam ettirmeye çalışıyor, ama mutlu olamadıkları için çevrelerini özellikle de çocuklarını mutlu edemiyorlar.
Toplumumuzda özellikle kadınlar, eşlerini eve bağlamak ya da ilişkilerinde etkin rol oynamak için evlendikten kısa bir süre sonra çocuk sahibi olmaya çalışırlar. Hatta bazı aile büyüklerimizin ve çevremizdeki kişilerin de: “ Çocuk doğurmak evliliği sağlamlaştırır.” şeklindeki sözlerini sık sık duyarız. Çoğu insan çocuğun duygusal olarak eşleri birbirine yakınlaştıracağı şeklinde yanlış bir düşünceye sahiptir. Oysa sorunlu evliliklerde çocuk yapmak duygusal olarak yakınlaşma sağlamaktan çok, eşlerin birbirlerinden uzaklaşmalarına sebep olmaktadır. Çocuk bakım ve ilgi ister. Çocuk büyütürken anne ve babanın beraber sorumluluk alması gereklidir. Sorumluluğu sadece bir tarafın yüklenmesi, yüklenen tarafta kızgınlıklar yaratır. Bu durumda ilişki daha da düzensizleşir. Farklı boyutta sorunlar yaşanır. Kadınlar genelde çocuk yaparak eşlerine yakınlaştıklarını düşünürken, erkekler böyle bir düşünceye çok da sıcak bakmamaktadır. Kadın çocuğun bakımıyla ilgilenirken eşini daha da ihmal eder. Bu durum da, duygusal bağı güçlendirmek yerine tam tersine zayıflatmaktadır.
Sorunlu evliliklerde çocuk için en uygun zaman hangisidir?Eşlerin her ikisinin de çocuk sahibi olmayı istemesi ve bunu da kendi ilişkilerinde sağlıklı bir gelişim sağladıktan sonra yapmaları en doğru olanıdır. Eşlerden biri çocuk isteyip, diğeri istemiyorsa bu durumda sorunlar yaşanması doğaldır. Birçok evlilikte çiftler birbirleriyle yaptıkları kavgalarda çocukları hedef olarak kullanmaktadır. Çocuğu istemiş olan eş, diğer eşe duygusal açıdan sırt çevirerek çocuğa aşırı yakınlaşır ve çocuğu ile duygusal bir yuva kurar. Çocuğuna duygusal yüklemelerde bulunur. ‘Oğlum ya da kızım benim her şeyim.’ ,‘Ben oğlum ya da kızım olmadan yaşayamam.’ gibi sözler söyler. Bu gibi söz ve davranışlar aile içinde kıskançlıklar ve rekabetler oluşturur. Eşlerin arasında uçurumlara yol açtığı gibi, çocuğu da duygusal olarak bağımlı hale dönüştürür. Eşler birbirinden uzaklaşır, ikili ilişki olması gereken şekilden ziyade çocuk ve yetişkinin yaşadığı ilişki haline dönüşür. Mutlu ve sağlıklı bebekler, eşlerin ikisinin de çocuk istediği, sevgi dolu yuvalarda doğar ve yetişir. Çocuk sahibi olma kararı birlikte verilmeli ve bu karar verilirken evliliği kurtarma amacına hizmet etmemelidir.
Birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılayamadığı zamanlarda da eşlerin birbirine anlayışlı ve hoşgörülü olması gerekir. Eşler birbirlerini dinleyebilmeyi ve anlayabilmeyi öğrendiği zaman eşler arasında uyum ve bütünlük sağlanır. Böyle bir sağlam temel oluştuğunda da, eşler çocuk yapmaya hazır demektir. Bu bir binanın yapılışı gibi önce sağlam bir temel oluşturmak, sonra da o binayı renklendirmek, canlandırmak gerekiyor. Temel sağlam değilse, bir gün mutlaka yıkılacaktır. Bu yıkımın en azından çevresine vereceği zararı ortadan kaldırmak doğru olandır. Evlilik sallantılar yaşıyor ve eşler birbiri ile iletişim kuramıyorsa, çocuk dünyaya getirmek bu iletişimsizliği pekiştirecek ve sallantıyı artıracaktır. Zaten kurulamayan iletişimsizlik bir tarafın çocuğuyla iletişim kurmaya çalışmasına ve bütün enerjisini onunla kullanmasına, diğer tarafında kendini boşlukta hissedip, dışarıya yönelmesine sebep olacaktır. “Evliliği kurtarmak” sebebiyle çocuk yapma kararı alan çiftler zamanla ilişkilerinin daha da çıkmaza girdiğini fark eder. En kötüsü de bu durumun çocuğa yönelik kızgınlık duymalarına, ilgi ve sevgi göstermemelerine sebep olmasıdır. Çocuklarda bu durumla baş etmekte güçlük çeker, istenmemenin ya da kurtarıcı rolü oynamış olmanın ezikliğini yaşar. Hatta kimi zaman çok iyi giden evliliklerde bile çocuk olduktan sonra sorunların artar. Yani çocuk iyi bir ilişki içinde doğduğunda bile, büyüme süreci içinde eşlere sorumluluklar yüklediğinden, ilişkinin kalitesi düşebilir.
Çocuk doğurmaya karar verirken nelere dikkat etmelisiniz?
- Öncelikle kendinizi, eşinizi ve ilişkinizi tanımalısınız. Eşinizden ve evliliğinizden ne beklediğinizi bilmeli, hayattan beklentilerinizi belirlemelisiniz. Sağlıksız bir ilişkiye getirilen çocuk sorunları azaltmaz, tam tersine artırır ve ailesiz bir ortamda yetişmek zorunda kalabilir.
- İlişkinizi gözden geçirin. Anne-baba olabilecek olgunluğa erişip, erişmediğinizi sorgulayın.
- Hedeflerinizi belirleyin. Beklentilerinizin ne kadarını gerçekleştirebileceğinize, ne kadarını erteleyebileceğinize karar vermeniz gerekir.
- Unutmayın; maddi manevi sıkıntıların yaşandığı bir ortamda çocuk doğurmak, çocuğunuzun da aynı sıkıntıları yaşamasına sebep olacaktır. Anne ve baba tarafından isteyerek ve sevgiyle büyütülen çocuk sağlıklı bir birey olacaktır.
- Çocukları biz yetişkinler kendi isteklerimiz için dünyaya getiriyoruz. Bunu yaparken hiç olmazsa sakin, huzurlu ve mutlu bir ortam da doğma imkanı sağlamalıyız. Daha doğmadan çocuğunuza bir kurtarıcı rolü vermek hiç de adil değil.